30 Ekim 2011 Pazar

Pano Çalışması


Daha önce yapmış olduğum servis masasını hatırlarsınız. Ondan arta kalan dekopaj resimlerini de değerlendirmek adına daha önce alıp, bir kenara koyduğum panoyu elime aldım. Önce her yerini beyaza boyadım, daha sonra terastaki mutfağıma uysun diye kendim yeşilimsi bir renk uydurdum. Resimlerden çıkarabildiğim kadarını boşluklara yapıştırdım. Arka fonunu kafama göre renklerine uygun boyadıktan sonra bazı motifleri hamurla kabarttım. Panonun kenarlarını eskitmek için, hafif zımparaladım. Tabii ki en son işlem vernikleme! Böylece elimde kalan resim parçaları da değerlenmiş oldu....






Bu da bitkilerimin arasındaki Bay Kurbağa! Kış gelince terastan, mutfağa terfi etti:)

28 Ekim 2011 Cuma

CUMHURİYETİMİZ KUTLU OLSUN!


Halide Edip Adıvar'ın "Türk'ün Ateşle İmtihanı" kitabını yeni bitirdim. Bir kez daha ne pahasına, ne acılara bugünlere gelebildiğimiz içime işledi. Ne yazık ki hala at gözlüğü takanlar bir takım gerçekleri göz ardı edebiliyorlar. Bizler ise hala Atamızın emaneti Cumhuriyet çocuklarıyız!


Halide Edip Adıvar'ın kitabındaki Epilogu ile bitirmek istiyorum:
"Mensup olduğum millet istiklalini tarihin en asil ve zor bir ateş imtihanından sonra kazanmıştı. Fakat, diğer bir ideale de kavuşması gerekti. Böyle bir ideale kavuşmak için, insanlar tarihte sehpalarda, zincirler içinde ölüp giderler,sürgünlerde ömürlerini geçirirler. Onların imtihanını yalnız çekenler bilir. Onların savaşını hiçbir zaman alkış takip etmez. Alelade, mütevazı askerler gibi gelip geçerler. Bu, tek başına kazanılmak için mücadele edilen gaye, hürriyet imtihanıdır."

27 Ekim 2011 Perşembe

Salata/Meze



Arkadaşlarıma armut tatlısından önce ikram ettiğim salata/mezelerden bazılarını paylaşmak istedim. Öncelikle artık klasiğim olan Kurutulmuş Domates. Bu tarifi Tire'de yedikten sonra hep kullanır oldum. Kendim kurutmadığım zaman domatesi hazır alıyorum. Kaynar suda yumuşayıncaya kadar bekletiyorum. Süzüp, içine zeytinyağ ve sirke (ben balzamik sirkeyi tercih ediyorum, nar ekşisi de olabilir)biraz kekik katıyorum. Zaman zaman sarımsak, ceviz,yeşil zeytin kattığım da oluyor. Her türlüsü çok güzel oluyor. Hem pratik, hem de her sofraya yakışıyor.



İkincisi ise benim favorim, tarifini Gülten abladan aldığım Elmalı Salata. Hem değişik, hem de çok leziz!

3-4 yeşil elma
2 haşlanmış yumurta
1 bardak konserve mısır
3-4 yeşil soğan
mayonez,yoğurt
Elmayı soyup, minik minik doğruyorsunuz. İçine gene minik doğradığınız yumurtayı, mısırı ve doğranmış yeşil soğanı katıyorsunuz. En son 1 kaşık mayonez (ben az katıyorum) ve duruma göre 3-4 kaşık yoğurt ekledikten sonra karıştırıyorsunuz. Kıvamını yoğurtla ayarlayabilirsiniz.



Sonuncusu ise benim yıllar önce bir dergiden kesip, yaptığım bir tarif. Epeydir yapmıyordum. Yeniden gözdem oldu: Ispanaklı Patates Püresi. Onunda yapılışı çok pratik: Patatesleri haşladıktan sonra, katı yağ, tuz ve sütle püre yapıyorsunuz. Ispanağı doğradıktan sonra suyunu çekene kadar tavada çeviriyorum. Ateşten alınca içine biraz kremayı göz kararı (miktarı zevkinize göre) döküyorum ve tuzluyorum. Pürenin yarısını cam kaba alıp arasına ıspanağın hepsini yayıyorum. Pürenin kalanını ıspanağın üzerine döşedikten sonra en üste kaşar rendeledikten sonra, eriyene kadar, fırında tutuyorum.
Sebze yemeyen çocuklarım, patates püresinin hatrına ayıla bayıla yiyorlar:)
Bu basit ama lezzetli tarifleri denemenizi öneririm. Afiyet olsun! 



26 Ekim 2011 Çarşamba

Sibelce Armut tatlısı



Bugün Elçilikten sevgili arkadaşlarım Senem (senemkaptan.blogspot.com) ve İnci ziyaretime geldiler. Tatlı olarak armut yapmaya karar vermiştim zira bahçemizdeki ağaçlar bu sene ilk defa bize armut verdi. Normalde onları elma gibi bütün olarak soyup pişiriyorum ama bunlar Deveci cinsi olduklarından biraz toraman dılar. Bende dilim doğrayıp; göz kararı biraz şeker, bir tatlı kaşığı safran(çok güzel renk veriyor)ve bir kaşık beyaz şarap (istenirse) ile ağır ateşte pişirdim.



Dilim doğrayınca da o şekil pek estetik olmayacağından, nasıl bir sunum yapabilirim diye düşündüm. Vaktim de kısıtlı olunca en pratiği milföyden kase yapmak olur dedim (ilk defa denedim) ve hemen daha önceden gördüğüm şekilde herhangi bir kaseyi iyice yağladıktan sonra 1 yaprak milföyü kasede şekil vererek iyice bastırdım. Yumurta sarısı sürdükten sonra, özellikle dibine ve kenarlara çatalla delikler açtım ki çok kabarmasın! 200 derecede önceden iyice ısıtılmış fırında 10-15 dakikada pişirdim. 



Fırından çıkarıp soğuduktan sonra milföy kabının içine biraz armut tatlısının şerbetinden gezdirdim ve armut dilimlerini yerleştirdim. Üzerine krema ile servis yaptım. İşte sonuçta tamamen benim uydurmam bir tarif böyle ortaya çıktı.
Afiyet olsun!




24 Ekim 2011 Pazartesi

Servis Sehpası


Bu ayaklı "simitçi sehpası"ndan hep yapmak istemişimdir. Ahşap boyama atölyesine devam ettiğimde ilk işim hamını alıp kreme- saman sarısına boyamak oldu. Dekopaj resimlerini ince ince oyduktan sonra dekopaj tutkalı ile her bir parça yapıştırıldı. Üstlerinden gene 1-2 kat tutkal geçildikten sonra kurumaya bırakıldı.
Sehpanın bacakları ve tablasının kenarları zımparalanarak eskitildi. Tablanın kenarlarına ve az olarak bacaklara noktalarla mini papatyalar çalışıldı. Üzerine mat vernik atıldı. Terasım için harika bir servis sehpası ortaya çıktı!


22 Ekim 2011 Cumartesi

Kapı Süsüm


Bu kapı süsünü de sevgili Dr.Ayşe bizim için yapmış. Artık yün ve kumaşlardan yaptığı bu süsü, bende dış kapımızın koluna astım. Ellerine sağlık Ayşe!

Meleklerim


Ahşap boyama çalışmaları yaparken, yeni evim için bizi dualarıyla koruyacak bu melekcikleri yapmaya karar verdim. Malzemeleri "Atölye Beyaz"'dan temin ettikten sonra kestiğim resmi dekopaj tutkalı ile yapıştırdım ve bazı detayları hamur ile kabarttık. Üstünden birkaç kere dekopaj tutkalı ile geçtikten sonra, Ece hanım yazısını yazdı. Son olarak eski kartpostallarda olduğu gibi, gümüş simlerle meleklerimi süsledim ve mutfak kapımızın üzerine astım.Eminim bizi ve evimizi oradan koruyorlar!..

18 Ekim 2011 Salı

Evimin Girişi

     

Soğuk bir Ankara günü düşünürken evimin girişini fotoğraflamak istedim.
Bu eski Amerikan dresuar ve aynayı, Ulus'taki bir çarşıdan çok uygun fiyata bulduk. (Sevgili Zeynep sağ olsun, beni o götürdü) Özellikle aynanın üzerindeki kuşları andıran figürler beni cezbetti.



Bu istasyon saatinin üzerinde her ne kadar "New York" yazsa da aslında onu Budapeşte'den almıştım. Buraya yakıştığı konusunda herkes hem fikir!


Dresuarın üzerindeki aksesuarların hepsi arkadaşların ev hediyeleri. Sandık,bozuk para ve anahtarlara ev sahipliği yapıyor. Gümüş kaplama vazonun içinde de terasta yetiştirdiğimiz ve kurumaya müsait olan çiçeğimiz var. 





Ulustan gene çok uyguna aldığım bir diğer dolaba da terlikleri yerleştirdim. Üzerinde de kendi düzenlemem olan orkidem var. Hemen yanında da negatif enerjiyi temizlesin diye ametist taşım ve Belçika Brugge'den almış olduğum mumluklar var. Merdivenin ahşap duvarı da boş kalmasın diye orayı açacak açık renkte tablolar astım. Yukarıdaki Besmele yazılı olan levhayı Şam'dan almıştım. Altına ise yıllar önce edindiğim oyuncu Ege Aydan'a ait sulu boya tabloyu astım.




16 Ekim 2011 Pazar

Yeni Cicilerim

Bugün oğluma alışveriş için Gordion'un yolunu tuttuk gene.Bu arada bende fırsattan istifade neler var bakarken Koton'daki takılara gözüm takıldı. Zaten her zaman uygun bulduğum takılarda "3 al 2 öde" ibaresini görünce satın almak kaçınılmaz oldu.
Bir tanesini 16TL, diğer ikisini 20TL'ye alınca en ucuzu(16TL) bedavaya gelmiş oldu.
Bu altın rengi olan 20TL idi.







Kremalı Tavuk


Etobur çocuklarım için her türlü et varyasyonunu deniyorum. Bu tarif de görümcemin yazın bize yaptığı bir yemekti.(Bir önceki makarna tarifiyle temelde aynı). Hem pratik, hem de lezzetli olunca arada yapıyorum. Tavuk göğsünü kuşbaşılık doğradıktan sonra, çeşitli sebzelerle beraber soteliyorsunuz. Hala bulunduğundan ben kırmızı biber ve markette bulduğum istiridye mantarı kattım. Tuz, karabiber, artı istediğiniz baharatı katın.






İstediğiniz kıvama gelince (ben tavuğu iyice kavuruyorum) ocaktan alıp, kremayı ekliyorum. Kremayı göz kararı ekliyorum. En üste de kaşarı rendeleyip, her zamanki gibi kaşar eriyene kadar fırında tutuyorum. Afiyet olsun!

10 Ekim 2011 Pazartesi

Lazanyavari Makarna





Çocuklar her gün et yemekten bıkmadılar, ama ben pişirmekten usandım! Bugün farklı bir şey olsun dedim ve hem doyurucu, hem de içinde biraz et olan bir şey yapayım derken aklıma görümcem Sezer'in yaptığı lazanya benzeri makarna geldi.
Gerekenler:
1 paket makarna
1 kutu krema
Kaşar peyniri
1 soğan, birkaç yeşil biber
1 domates

Önce, evdeki herhangi bir makarnayı haşlıyorsunuz. Sonra soğanı, yeşil biberi ve kıymayı kavurun. Tuz, karabiber vs. ekleyin. En son istediğiniz kadar doğranmış domatesi ekleyin (fazla domates sulandırıyor!) Haşlanmış makarnaya sosu ekledikten sonra 1 paket kremayı ekleyip, hepsini karıştırın. Fırın kabına alıp, üstüne kaşar peyniri rendeleyin. Eriyene kadar fırında tutun. Afiyet olsun!



Hamiş: İstediğiniz değişik sebzeyi ekleyebilirsiniz.(Minik doğranmış patlıcan, havuç vs.)

7 Ekim 2011 Cuma

Değişen Çerçeve




Ne zamandır yatak odama, komodinlerin üzerine beyaz ahşap (romantiğiz ya!) çerçeve arıyor ama ya istediğim gibi bulamıyor, ya da bulsam da çok pahalı oluyordu. Nihayet bugün Gordion'a açılan Koçtaş'ta aradığımı buldum. Oradan gayet uygun fiyata (tanesi 19TL) biri beyaz ahşap, diğeri kemik iki çerçeve daha edinip, evin yolunu tuttum.

Didim pazarından beyaza boyarım diye pazarlıkla 8TL'ye aldığım ahşap çerçevemi de sonunda bir hevesle boyadım.







Önce çerçeveyi beyaz boya ile birkaç kat boyadım. Tam kurumadan bezle silerek, eskittim.(Böylece zımparaya gerek kalmadı)İyice kuruduktan sonra mat vernikle vernikledim.







İşte sonuç; Yeni aldığım çerçeveye Trakya gezisinden, diğerine de Ağva'dan bir fotoğrafımızı koydum. Her biri bir komodinin üzerinde yerlerini aldılar....



6 Ekim 2011 Perşembe

Taş Kuşlarım


Bu taş kuşları ve saksıyı geçenlerde Tepe Home'daki ucuzluktan aldım. Oldukça uyguna geldiler ve bende çok sevdiğim kuş koleksiyonuma yenilerini ekledim. Şimdilik taş saksıyı mumluk olarak kullanıyorum. Yazın terastaki yerlerini alacaklar!
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...