20 Aralık 2012 Perşembe

Yılbaşı Süsleri


Yeni yıla hazırlanırken yavaş yavaş ev süslenmeye başladı. Geçen sene yazın yaptırabildiğim şöminemi bu yıl süsleyebildim.




Çam ağacından kestiğim birkaç dal ve kozlakların yanısıra bolca mum kullandım. Ayrıca sevimli kuşlarım da yer aldı. Şöminenin yanında da IKEA'dan aldığım samandan yılbaşı süsü ve yeni beyaza boyadığım şamdanlar... 


19 Kasım 2012 Pazartesi

Mantarlı Omlet


Oğlumun mutfakta yapabildiği yegane yemek omlet çeşitleri ve krep. Aslında krebi benden daha iyi yapıyor, hatta kardeşi bile ondan istiyor (benim de işime geliyor tabii!).
Bir de çeşit çeşit omletleri meşhur... Şimdilerde mantarlı omlete taktı. Yağda mantarları kavurduktan sonra, çırptığı yumurtaları katıyor. En sonunda da kaşar ve kekik...
Biz de afiyetle yiyoruz oğluşumun elinden:)

11 Kasım 2012 Pazar

Yunan Adası- KOS


Bayram tatilinin son ayağı, Bodrum'dan karşı kıyı Kos adası idi. Sabah arkadaşlarla Türk teknesine binerek, 45-50 dakikada karşıya geçtik. Maalesef pasaport kuyruğunda epey bekledik.Ada, Bodrum'un minyatür hali gibi ama farklı olarak her yer düzenli ve temiz. Yemekler, mezeler tabii ki bizimkilerin aynısı ama bence bizimkiler daha lezzetli. Satın alacak birşey bulamadım, zaten ucuz da değil! 
Akşam saat 4'te kalkması gereken tekne maalesef saat 5'te ancak kalktı. Biz de boşuna panik olmuşuz. Pasaport kuyruğundaki yolcuları bekliyorlar. Biz her zamanki gibi, bilinçli vatandaş olarak erkenden işimizi hallettiğimizden, artık teknede kurdeşen olduk!
Gene de farklı bir ülkede güzel birgün geçirmiş olduk...
  




31 Ekim 2012 Çarşamba

Rum Köyü-Doğanbey


Bayramda fırsat bu fırsat Ege'ye kaçıverdik. Asıl amaç Aydınlı olan eşimin ailesini ve akrabalarını ziyaretti. Didim de yazlıkta kalırken, Söke'ye bağlı bir Rum köyü olan Doğanbey'i görelim dedik. Tahminimden çok daha muhteşem çıktı. Terk edilmiş köydeki taş evlerin bazıları restore edilmiş ve harika olmuşlar. Aklımız kaldı doğrusu!



22 Ekim 2012 Pazartesi

Mutfağa Duvar Kağıdı


Sonunda, bugün mutfağımın bir kısmını da kağıt kaplattım ve boya derdinden kurtuldum. Eşimle nihayet bu modern görünümlü kağıtta karar kıldık. Çok baskın olmayan ama hareket katan bir desen arıyordum, iyi oldu bence...


Arta kalan kağıtlarla da ustaya kilerin duvarını kaplattım, her ne kadar itiraz etselerde! Rulo başına zaten ücret ödüyoruz, ama onlar binbir bahane ile ("kağıt yetmez, öyle olmaz vs...) iş yapmaktan kaçınıyorlar. Valla ben başlarında durup, her parçayı değerlendirtiyorum (bana gelen usta yandı!!) Bu zamanda öyle olmak lazım. Onlara bırakırsanız, ne düşerse bahtına!

Bu saati de daha önce Mudo'dan almıştım. Yanındaki asılı objemi daha önce paylaşmıştım zaten, geçen yılbaşı yapmıştım. 

15 Ekim 2012 Pazartesi

Paris temalı Yenilenen Objeler

Evet... işte elimden çıkan son parçalar. Beğendiniz mi? Önceki hallerini bir önceki yayında göstermiştim zaten. Tepsi ve abajurun son halleri desem de, gene ufak tefek rötüşlar olacak tabii. Mesela abajura şapka yaptırmam gerekiyor en kısa zamanda.
 
Desen tanıdık geldi mi? Evet "Madam Coco"'nun broşürünü fotokopi çektirerek kullandım. Paris temalı her şeye bayılıyorum...



11 Ekim 2012 Perşembe

Yenilenecek Eski Objeler

Bu eski objeleri sevgili arkadaşım Zeynep, İstanbul'a taşınırken değerlendireyim diye bana bıraktı. Kendisi daha önce bu tepsi ve abajuru boyamış ama hakkını vererek kullanmış olmalı ki hayli yıpranmışlar. Bakalım bir sonraki yayında karşınıza nasıl çıkacaklar?

 

8 Ekim 2012 Pazartesi

DUATEPE-Polatlı

Uzunca bir aradan sonra gene merhaba! Karadenizden sonra günübirlik kaçamak yaparak, geçen Pazar hemen yanıbaşımızdaki Polatlı'ya gittik. Ne zamandır görmek istediğim, Sakarya Savaşının geçtiği yerlerden Duatepe'yi ziyaret ettik. Ovaya hakim tepeye çıktığımızda gözümde o kara günler canlandı ve duygulu anlar yaşadım. Atamın yanında , benim kendi küçük Ata'm ile hemen fotoğraflandık...

Araba ile çıktığımız tepeden yürüyerek inmek ayrı bir zevkti. Heykellerle, duygulandıran şiirlerle oldukça etkileyici bir yer olmuş. Gerçekleştirenlerin eline sağlık!

Bir sonraki durak, Ankara'ya dönerken Temelli'yi geçtikten sonra sağdaki sapakta kalan ALAGÖZ Karargahı idi. Bu konağı Atatürk, savaş zamanı karargah olarak kullanmış. Ne yazık ki köydeki müze açık değil. Ancak muhtarı bularak açtırabileceğimizi öğrenmiştim ama kendisini nasıl bulabileceğimizi bilemediğimizden göremeden ayrılmak zorunda kaldık:( 


Son durağımız da biraz ileride Ankara'ya devam ederken yolun sonunda kalan MALIKÖY oldu. Burası da şimdi müze olan ve savaş zamanı kullanılan Tren İstasyonu.

Buraya da gerçekten çok emek harcanmış ama hiç haberimiz yoktu, burnumuzun dibindeki güzelim yerden! Bahçesi çeşitli heykellerle bezenen tren istasyonunun binalarının içi müze olarak düzenlenmiş.

İlk teyyare pisti de buradaymış ve bu teyyareler ile kahraman pilotlarımız zaferler kazanmış!


Her Türk çocuğunun görmesi gereken yerler diye düşünüyorum. Ben sınıf öğretmeni olsam ilk ders öğrencilerimi buralara getirir, yakın tarihimizi bizzat göstererek öğretirdim...

8 Eylül 2012 Cumartesi

Karadeniz Mutfağı

Karadeniz den yeni döndük ya, bir de annemim elinden yediğimiz yöresel yemeklerin bazılarından bahsedeyim istedim.Öncelikle, kara lahananın her türlüsünü severek yerim. Annemde mısır çekintisi ile kara lahana sarmış ve kemikli etle pişirmiş. 

 
Bir diken çeşidinin körpe dallarından yapılan "Melevcen" kavurması


"Kirmit" dediğimiz mantar çeşidinin kavurması

Fırında sebzeli balık. Genelde annem palamutla yapar, ama bu sefer somon ile yapmış.


Bu da meşhur turşu kavurmamız...

Son olarak "çökülce" tabir edilen, çiğdem türü bir bitki! Kökü ve sapları haşlanıp, daha sonra yumurta ve una bulanıp tavada kızartılıyor. Bambaşka bir lezzet!...



3 Eylül 2012 Pazartesi

Karadenizim!..


 Burası benim memleketim, Ordu'nun ilçesi Perşembe. Annemlerin yazlığı da burası sayılır. Yazı fındık toplamak bahanesi ile orada geçiriyorlar. Bizde arada onları ziyaret edip, bol yayla havası alıyoruz.  Bu fotoğrafları evin balkonundan çektim. Yanı her yanımız bol yeşillik ile çevrili ve genellikle de yağmur! Ama ben zaten özellikle yağmuru için gidiyorum.


 Burası evin yeni kapatılan balkonu, devamlı buradayız. Manzaranın tadına doyum olmuyor!


Kapımızın önündeki incir ağacı. Epeyini bitirdik!

 

                                         Taze fındıklar... 


20 Ağustos 2012 Pazartesi

İRMİKLİ ŞEKERPARE


Merhabalar, öncelikle herkese şeker tadında bir bayram diliyorum!  Bende bayramda kocamın en sevdiği tatlılardan Şekerpare yaptım, hem de irmikli. Çoğunuz biliyorsunuzdur tarifini ama ben genede benimkini vereyim:

2 yumurta (1 yum.sarısının birazını üstü için ayırdım)
3 kaşık margarin
1 çay bk sıvıyağ
1 çay bk irmik
1 su bk pudra şekeri
1 vanilya, 1 kabartma tozu
Aldığı kadar un

Şerbet: 4,5 bk şeker + 4,5 bk su + 1 dilim limon

Sıvıyağ, 2 yumurta ve yumuşamış margarini karıştırın.İrmik, şeker, vanilya, k.tozu ve aldığını kadar un ekleyin. Kulak memesinden daha yumuşak bir hamur elde edilecek. Sonra şekil verip ister üzerine bütün fındığı batırın, ya da benim gibi piştikten sonra üzerine serpin. 175 C ısıda yaklaşık yarım saatte piştikten sonra suğusun. Bu arada şerbeti hazırlayıp, ılıkken kurabiyelerin üzerine dökün. Afiyet olsun!

26 Temmuz 2012 Perşembe

Buzdan Çanak


Uzun zamandır yapmadığım buzdan kaseyi, geçen gün arkadaşları davet edince bu sıcaklarda iyi gider diye düşündüm. 

İçine de istediğinizi koyabilirsiniz; buz, içecek vs. Ben bahçemizin meyveleri ile doldurmayı tercih ettim.


Yapılışına gelince de; önce derin bir kase ediniyorsunuz, sonra da onun içine konabilecek başka bir kap. İçe konan kabı ayarladıktan sonra bantlarla tutturuyorsunuz ki, kaymasın. Büyük kabı suyla dolduruyorsunuz ve suya çeşitli meyve, yaprak, çiçek atıyorsunuz ki, donunca dekoratif dursun. Sonra buzlaobında donana kadar bekletiyorsunuz (1 gece bekletseniz daha iyi donuyor!) Sonra bıçakla kenarlardan biraz sıyırarak kapları çıkarıyorsunuz.



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...