4 Eylül 2013 Çarşamba

Karadeniz, Ordu

 Güzelim memleketim Karadeniz, Ordu'dan bazı kareler paylaşmak istedim. Bu çeşme yol üzerinde durup, soğuk suyunu yudumladığımız yılların çeşmesi.

 Bu da artık kurumuş olan ormanın içindeki eski çeşme...

Kuraklıktan maalesef "kirmit" denilen mantarlar bu sefer çıkmamıştı.

 Ama dönmeden bol bol incir yeme şansına eriştik.

 Bu karelerde ben çocukken çağıl çağıl akan, ama şimdilerde suyu kullanıldığından ancak bu kadar akabilen deremiz...


Gene de buz gibi suyuna ayak sokabilmek bile güzel...


29 Ağustos 2013 Perşembe

Saksıda Karpuz mu Olurmuş?

 Tatilden dönüşte, karşılaştığımız başka bir sürpriz de saksıda kendiliğinden çıkan karpuz oldu! Saksılara genellilke çay posası dökerim. Bu sefer yenilen karpuzun çekirdekleri de atılınca bol miktarda karpuz fideleri çıktı. Bende yeşillik olsun diye ellemedim. Eve gelip te terası yıkarken bir baktım ki saksının arkasında, kuytuda yerde birşey var. O kadar şaşırdım  ki, hazine bulmuş gibi sevindim doğrusu. Yerden alıp, saksının için yerleştirdim bu sevimli şeyi. Bakalım ne kadar büyüyecek...
 

 Bunlarda ortancanın içinden fırlamış. Nemli tutsun diye ellemiyorum.


27 Ağustos 2013 Salı

Evdeki Sürpriz

 
 Uzunca bir aradan sonra merhaba! Yaklaşık 1 aydır memleketim Karadenizdeydim. Annemlerin yazlık evlerindeydik, dolayısıyla uzak kaldım. Fındıkla bol bol haşır neşir olduk. Eve dönüğümüzde çok hoş bir sürprizle karşılaştık. Oğlumun penceresinin önündeki çiçeklikte 2 adet mini yumurta bulduk. Oğlum benim koyduğumu düşünmüş. Anneleri ara sıra gelip, yumurtaların üstüne yatıyor. Bizde rahatsız etmiyoruz. Yavrularımızı  4 gözle bekliyoruz...




1 Ağustos 2013 Perşembe

Portakallı, tarçınlı Nazarlık

 Bu aralar limon, portakal derken narenciye takılıyorum . Kilere astığım yeni nazarlığım... Hem kem gözlerden, hem güvelerden korusun diye:)

 Epey bir evvel aklımdaydı aslında bu tür bir nazarlık yapmak, ben  bir mağazada farklı şekillerini görmüştüm ama benimki bana özel oldu. Evde epeydir duran iki portakalın(artık büzüşmüş olan) kabuğunu soydum ve şeritler halinde kestim. Naylon ipi 2 kat yaparak kafama göre biraz portakal, biraz tarçın kabuğu ve evde bulduğum bilumum nazar boncuklarını dizdim. Aslında karanfil de dizilecekti ama iğne ile delemedim, portakalların aralarına sokuşturdum. Bu arada tarçın kabuğunun ancak bazılarını suda bekleterek yumuşatabildim. 

 Bir tane uzun, mecburen bir tane de kısa yapabildim (portakal bitti, limonda olabilirdi ama uzun-kısa daha iyi olur diye düşündüm). Kilerin kapısına asıverdim ki gerçekten kurular böceklenmesin diye. Böylece 2 portakalla 2 kuş vurmuş oldum! Hem nazarlık, hem böcek savarlık :)  Nazar boncuksuz olarak limon ve portakaldan dolap içlerine de yapacağım, malum güveden korumak için bu sefer.


29 Temmuz 2013 Pazartesi

Limonun Faydaları

                                           (Fotoğraf, internetten alıntıdır)
 Limonun  birçok faydasını biliyoruz zaten ama okuduğum yabancı bir makalede yeni bir işlevini daha öğrendim ve uyguladım. Geçenlerde Korkmaz'ın çelik tenceresini almıştım. Maalesef ikinci kullanımda yemeği yaktım ve tencerenin dibi mahvoldu. Bende aldığım yere götürerek, zararlı olacaksa tencereyi atacağımı söyledim. Onlar da bir şey olmayacağını ve fabrikaya parlatmaya göndereceklerini söylediler. Açıkçası tencereyi tekrar kullanabileceğimi duyunca sevindim, ancak birkaç hafta sonra arayarak geri almamı, fabrikanın bir şey yapamayacağını söylediler.

Tencere evde beklerken, okuduğum makalede  bronz ve metali  tuz+limon ile ovarak parlata bileceğimiz yazıyordu. Bende hemen denedim ve sonuç fotoğraflardaki gibi! Tekrar kullanıyorum...


Limon demişken, başka bir kullanımından daha bahsedeyim. Kumaşlardaki tükenmez, dolma kalem vs. lekelerini (özellikle eşimin beyaz önlüğünde kileri) yıllardır limonla çıkarıyorum. Önce o bölgeyi limonla güzelce ovuyorum ve makinede yıkıyorum.
Limonu sıktıktan sonra bile işim bitmiyor. Limonun kabuklarını bulaşık makinesine koyuyorum ki hoş koksun. Aslında daha çoook, ama şimdilik bu kadar olsun...

26 Temmuz 2013 Cuma

Dondurma Tabağı

 Siz de benim gibi dondurma severmisiniz?  O zaman hem yemelik, hem ikramlık basit bir sunum size!
 Kosla'nın kare kağıt helvasının üzerine evdeki meyveleri diziyorsunuz (ben muz ve şeftali dizdim, çilek de güzel yakışırdı!) Üzerine top top dondurmaları. Meyve sosu yapmaya üşendiğimden,  biraz vişne reçelinden gezdirdim üzerinden. Son olarak ta bahçemizden topladığım böğürtlenleri kondurdum.

Tabağın kenarlarını da çeşitli meyvelerle süsledim. Bahçemizde bu yıl yetişen, sanırım "Bektaşi üzümü" denilen tadı farklı bir meyveyi dekullanmış oldum.

İftardan sonra ağır tatlılar yerine, bu gayet güzel gidiyor. Afiyet olsun, hayırlı Ramazanlar...


24 Temmuz 2013 Çarşamba

Baharat Dolabı

 Bu ecza dolabını da arkadaşım Zeynep İstanbul'a taşınırken bana vermişti boyamam için. Aslında boyayalı çok oldu ama hem nereye asacağıma karar veremediğimden, hem arkasına asacak aparat bulamadığımdan kıştan beridir bekliyordu. Daha önce boyadığım ahşap servis sehpasından hala arta kalan dekopajları kullandım.

Orijinalinde ecza dolabı olan bu malzemeyi ben ters çevirerek, alta gelen kısmı üste getirdim ki, üst kısmını raf olarak kullanabileyim. 


 Teneke içeçeklerin açacak kısımlarını da topluyorum bu aralar. (Herkes gene garip garip bakıyor tabii!) Nedenine gelince, Pinterest'te gördüğüm çok güzel bir fikirden dolayı. Hani dolabı nasıl asacağımı bir türlü bilememiştim ya, şimdi biliyorum.

 Görüldüğü gibi açacak kısımlarını delikli yerlerinden dolabın arkasına çaktım ve iple tutturdum. Sonra da kolayca astım.


 Şimdi mutfağımda baharatlık olarak yerini aldı nihayet!



19 Temmuz 2013 Cuma

Deniz kabuklarıyla Değişen Saksı

Halatı birkaç ay önce Ankara, Samanpazarından almıştım saksı için. Amacım sadece saksılardan birinin etrafını çevrelemekti ama Evim Dergisinde birde deniz kabuklarıyla süslenmiş olanı görünce tabii hemen kafamda şimşekler çakmaya başladı. Hazır deniz kenarındayken birkaç deniz kabuğu ve denizin yıprattığı ağaç dallarından topladım.

Sanmayın ki bütün bunları topladım. Çoğu daha önceden satın aldıklarım, ya da nikah şekeri olarak verilenlerden. Gün gelir, lazım olur değil mi ama!

Yıllar öncesinden evdeki biraz çatlamış olan bir saksıyı gözüme kestirdiğim. Hem halatım yetmeyeceğinden, hem de desenini kaybetmek istemediğimden yarım bıraktım. Yapılışı ise; tabii silikon tabancası kullanılarak etrafına yapıştırmaktan ibaret. Sonrada kafama göre kabukları yapıştırdım. Özellikle bitiş noktasını hedef aldım ki, çirkin görünmesin.

16 Temmuz 2013 Salı

Teras- 2.Bölüm

Terasımın görüntülerinin hepsini aynı anda yüklemek istememiştim. Onun için şimdi 2.kısım fotoğrafları geliyor...Kedi tırnakları hem arsız, hem de çok güzel görünüyorlar.

 Yedi veren çilekler gene coştular. Yanından da semizotu çıkmış, kahvaltılık artık!

 Sarmaşık güllerim az da olsa açtılar...

 Bu eski gazeteliği, asıl amacına hizmet etsin diye boyamıştım ama "neye niyet, neye kısmet"!


                                        İyi Ramazanlar...

13 Temmuz 2013 Cumartesi

Teras Düzenlemesi

Terasımdaki bitkilerin son halini paylaşmak istedim. Sıcaklardan tam olarak kendilerine gelemediler, bazıları kurudu bile:( Kalan sağlarla devam ediyoruz. Mesela beyaz petunyam öldü. Bu mor olan da gitsem mi, kalsam mı diye bakıyor. Yok, artık hormonla coşturulmuş, göz boyayan çiçeklere kanmayacağım! Az olsun, öz olsun, benim olsun. Yavaş yavaş büyür...

Limonun dibinden kendiliğinden çıkan kiraz domatesler hala toplanmayı bekliyor. Rüzgarda dönen bu yel değirmenini de Didim'den yeni aldım.


Neredeyse bütün saksıların dibinde Karadeniz sahilinden topladığım çakıl taşları var. Hem görüntü, hem de bitkiyi nemli tutmak açısından gayet faydalı diye düşünüyorum:)


Hem terasın temizliği, hem de bütün bu çiçek, böceğin bakımı beni zaman zaman zorlasa da, gene de stres atabildiğim en güzel yer...


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...