12 Şubat 2017 Pazar

BANSKO - Kayak Merkezi



Sömestr tatilinde adını sıkça duyduğumuz Bulgaristan'ın kayak merkezi Bansko'ya bir grupla gitmeye karar verdik. İzmir'den otobüse binerek, 20 saatte otelimize vardık. Denilene göre Cumartesi olduğundan, sınırda her iki tarafta da epey bir bekledik. Bizim pasaportlar yeşil olduğundan vize almadık tabii. Ama sanırım normal pasaportlara Bulgaristan bizzat kendisi vize vermek istiyormuş. Güzel bir kar manzarası eşliğinde, yollardan kıvrılarak gittiğimizden sıkılmadık. Yunanistan'dan gidilirse daha yakın olduğunu öğrendik bu arada.



Otelimiz temiz ve gayet genişti, apart otel tarzında. Fiyatlar da oldukça uygun. Sanırım birçok otel burada aynı tipte imiş. Açık mutfağında ocak ve su ısıtıcısı vardı. Yanımızda çay ve küçük demlik getirdiğimizden, odamızda nispeten Türk çayı içebildik. Sanırım biz Türklerin en büyük sıkıntısı yurt dışında demleme Türk çayı olsa gerek ! Manzaramız da yukarıdaki fotoğrafta yer alıyor. 


Bansko büyük bir kasaba aslında, yani sadece kayak merkezi değil. Dolayısıyla pistlere ulaşabilmek için merkezden, fotoğrafta görülen "gondol" denilen teleferiklere binmeniz gerekiyor ya da ring yapan minibüslere. Yaklaşık 30 dk tırmanıyorsunuz. Oradan çeşitli pistlerden gün boyu yararlanabiliyorsunuz. Her seviyeye uygun pist var. Ülke özlemi hiç duymadık, zira etrafta en çok biz, Türkler vardık. Ayrıca esnafta (aynen bizim turistlere yaptığımız gibi) Türkçe kolunuzdan çekerek müşteri kapmaya çalıştığından birçok şey tanıdıktı!


Bu fotoğrafı teleferikte iken çektim, yaklaşık yolun yarısı. Aşağıda görülen yer Bansko kasabası. Sanırım en pahalı şey, ski-pass lar. Çünkü yetişkin günübirlik 58 leva, çocuk 40 leva idi. Levayı 2 ile  çarptığınızda Türk parası ediyor. 12:30 dan sonrası için yarım günlük alırsanız 48 leva. Bir kaç günlük aldığınızda çok olmasa da bir indirim yapıyorlar. Diyeceğim o ki, eğer hakkını veremeyecekseniz hiç bulaşmayın. Yanlız şu iyiliği var ki, bu fiyatın içinde dağda başınıza gelebilecek kazalara karşı da sigortalısınız. Zira bizim gruptan kayıp kolunu kıran birisine hemen orada müdahale edilip, kolu alçıya alındı. Sigortadan Türkiye'ye dönünce parasını geri alacaktı. 
İllaki tepeye çıkmak ve kafelerde oturup, gelen geçene bakmak istiyorum derseniz, yukarıya çıkaran ve indiren minibüsler ya da taksi-dolmuşlar var(10 leva tek yön). Tabii ki kaymasanız da mutlaka tepeye çıkın görün. Aşağıya isterseniz tekrar minibüsle inebilirsiniz ya da yürüyebilirsiniz de. Şunu da eklemeliyim ki, kayak kiraları çok uygun. Grup olarak anlaşırsanız, günlük kayak takımı 10 leva, yani 20 TL. İsterseniz ayrıca kayak kıyafeti de kiralanabiliyor. Mutlaka pazarlık yapın!

Gitmeden önce araştırma yaptığımda oradaki kayak mağazalarının gayet uygun olduğunu okumuştum ama kazın ayağı hiçte öyle değil. Türkiye'den farklı değil fiyatlar, hatta ben bazı şeyleri daha ucuza aldım. Bunda tabii ki değerini yitiren paramızın da büyük payı var!

"Ne yeyip içtiğini değil, ne gördüğünü anlat" dediklerinden ben de öncelikle ne gördüğümüzü anlatmaya çalıştım. Ama bir sonraki yazımda ne yeyip içtiğimizden ve alışverişten bahsetmek istiyorum. 











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...